Teknik Üniversite Jeolpoji Asistanı (İstanbul)
1945 Eylül’ünde Narlı-Antep arasında yapılması düşünülen demiryolunun güzergâh ve civarında jeolojik incelemeler yapmak fırsatını elde etmiştim. Yurdumuzun bu bölgesinde jeolojik araştırmalar yaparken bulduğum. No. 1. tipik el baltası (coup de poing) araştırmalarıma bu bakımdan da devama ve diğerlerini bulmama sebep oldu. Bol fosilli olan bu yerlerde bir de eski insanların yapıp kullanmış oldukları aletleri, aramaya koyuldum ve resimlerini, çizdiğim âletleri buldum. İşte bu yazıda, bulundukları yerlerin jeoloji ve morfolojisiyle beraber bunları şimdiye kadar bulunmuş olanlarla karşılaştırarak incelemeye çalışacağım.
Şekil No. I: Bu âleti Gaziantep’in 27 km kuzeybatısında, Narlı-Antep şosesinin 28’ci kilometresinin 2 km kuzeyinde, Metmenge köyünün 700 m. güneydoğusunda üzüm bağlarının arasında satıhta buldum. (Haritaya bk.)
Bu köy kuzey ve güneye doğru 3 km ve doğu ile batıya doğru ise birer km kadar uzanan bir düzlüğün ortasındadır. Bu düzlüğün, ölçtüğümüz yüksekliği 870 m olup doğusunda, 1.050 metre yüksekliğinde Hik Dağı bulunur. Köy ve civarında bulduğum büyükçe Nümmülit, Assilina gibi fosillerin yardımıyla Orta Eosen yaşını verdiğim yoğun marnlı kalkerler yataya yakın bir durumda gayet iyi görülmektedir. Hik Dağı ve aynı yükseklikte olan köyün doğu-kuzeyindeki tepelerle kuzey ve batı tarafları bazaltlarla örtülüdür. Bu bazaltların içinde bulunan demirin etkisi civar yerlerde ve bulunduğum aletlerde karakteristik kırmızı pas renkleriyle gayet iyi görülmektedir. Bundan başka bazaltların birleşimindeki silis zamanla ayrışıp altlarında bulunan kalkerleri silisleştirmiştir.
Bundan dolayı köy civarında silisleşmiş ağaç parçalarına ve şay dediğimiz sileks yumrularına çok rastlanmaktadır. Çapı 1 metreden fazla olan silisleşmiş ağaç gövdesini Metmenge köyünün arkasındaki harmanlığın kenar duvarında gördüm. Civardaki bazaltlar ve silisleşmiş kalkerler ilk insanların işine yaramış, bunlarla kendilerine lazım olan ve bugün bize miras kalan aletleri yapmışlardır. 172x92x58 mm ölçülerinde olan bu alet bazalttan yapılmış olup iki yüzü de işlemiş (biface) ve çok tipik bir el baltası (coup de poing)'dir. Alt tarafı geniş uca doğru incelmekte ve burada vurma yumrusu bulunmaktadır. Üst yüzde en yüksek çizginin iki tarafından oldukça büyük birçok yonga çıkarılmıştır. Kenarları belki çok sert olduğundan fazla işlenmiş değildir. Arka yüzden üç büyük ve birçok da küçük yonga (eclat) çıkarılmış olup el baltası bu yüz üzerine konulmaktadır. Chellêen-Achellêen endüstri devrine ve belki büyük bir ihtimalle Chellêen'e aittir.
Türkiye’de şimdiye kadar bu büyüklükte bir el baltası bulunmamıştır. 1938 yılında Prof. Leuchs tarafından Ankara’nın Ludumlu köyü civarında bulunan ve Ord. Prof Ş. A. Kansu tarafından Chellêen yaşı verilen alete biraz benzemekte ise de büyüklükleri oldukça farklıdır. Yine bu köy civarında çakmak taşından yapılmış fevkalade güzel bir el baltası. Fakat bu büyük bir talihsizliğe kurban gitti. Buralarda araştırma ve inceleme yapacak olanların çok güzel aletler bulacakları kanaatindeyim.
Şekil No. 2: Bu aleti yukarıda sınırladığın Metmenge köyünün hemen 400 metre doğusunda Sütliyen-Eukhorbia otlarıyla örtülü tarlanın yüzünde buldum. Köylünün söylediğine göre bu düzlük baharda su ile örtülürmüş. İhtimal bu da sürüklenip gelmiştir. Bu köyün doğusunda Hik Dağı'nın köy tarafındaki yamacında birkaç mağara ve köyün 50 metre kuzeyinde bir höyük bulunmaktadır. 27x89x44 mm ölçülerinde olan bu el baltası çok fazla silisleşmeye uğramış bir kalkerden yapılmıştır. Fakat bunun artık kalkerlikle bir alakası kalmamış, adeta çakmak taşı halini almıştır. İçerisinde yaşadığı karakterize eden ve silisleşmiş olduğunu kuvvetlendiren delikli hayvanlardan nümülitlerin kesileri gayet iyi görülür. Bu aletin üst yüzü kabarık ve birçok yonga çıkarılmıştır. Alt yüzü ise düze yakın olup kenarlarına yakın yerlerden yonga çıkarılmıştır. Ve bu alt yüzde aletin ilk halini gösteren bir kabuk kalmıştır. Pek tipik olmakla beraber (benzerlerine oranla) alt Paleolitik'e (Chellheen - Achellêen) ait bir el baltası olması çok muhtemeldir.
Şekil No. 3: Tipik ve çok güzel olan bir el baltası Gaziantep’i 17 km kuzeybatısında İncesu köyünün 2 km güneydoğusunda, Sam-İncesu yolunun Çakmaksulu denilen mahallinde yolun kenarında sürülmüş bir tarlanın yüzünde buldum. Buralarda şay dediğimiz çakmaktaşı yumruları ve yatay durumu yakın kalker tabakaları bulunmaktadır. Bifâce olan bu el baltasının üst yüzü daha kabarık, cilalı ve özel adıyla patinalıdır. Her iki yüzünden de bir çok yonga çıkarılmıştır. Fakat üst yüzde ilk kabuktan bir parçada kalmıştır. Kenarları az çıkıntılıdır. Sürüklenmeden ötürü bazı köşeleri biraz aşınmış olan bu alet Chellêen-Aceellêen endüstri devirlerine ait tipik bir baltası (Coup de poing) olup o civarda pek çok olan silisleşmiş kalkerden yapılmıştır. 134x93,5x58 mm ölçülerinde olan bu alet, 1943 yılında Nurettin Can tarafından Antakya civarında bulunan çakmak taşından yapılmış Chellêen tipindeki el baltasından hemen hemen bir santim kadar küçüktür. Görünüş bakımından İstanbul Pendik civarında M. Atasayan tarafından bulunmuş Chellêen devrine ait kalkerden yapılmış el baltasına benzemektedir. Fakat daha fazla işlenmiş olması ile biraz fark gösterir.
Şekil No. 4, 5, 6 ile gösterilen aletler (sile) çakmak taşından yapılmış olup Gaziantep’in 15 km kuzeybatısında, alüvyonlarla örtülü Sam düzlüğünde ve Sam köyünün 2 km kuzeydoğusunda satıhda ve üzüm bağları arasında buldum. Bunların üçü de yongadan yapılmıştır.
Şekil No. 4: Bu alet Ord.Prof. Ş. A. Kansu’nun Eti Yokuşu (4) kitabının 52’ci sahifesindeki No. 7 şekle ve M. Pfannenstiel’in de (8) kitabının planş XIII’deki 3'üncü şekle çok benzemektedir. Bu Nucleus ve daha ziyada bir kazıyıcı (Racloire) hissini vermektedir.
Şekil No. 5: Aleti de yongadan yapılmış bir kazıyıcı ve daha kesin bir uç (pointe) olarak kabul edebiliriz. Çünkü Ord.Prof. Dr. Ş. A Kansu’nun Eti Yokuşu'nda (4) bulmuş olduğu uçlardan bilhassa 46'ıncı sahifedaki No. 42 ve No. 43’e çok benzemektedir. Aynı zamanda E. Pittard’ın kitabının (5), 23 'üncü, sahifesindeki 44'üncü şekle benzer.
Şekil No. 6: Alet de bir kazıyıcı olup M. Pfannenstiel’in 8 kitabının planı XIII’deki 2. Nolu şekle benzemektedir. Bütün bunlar daha evvelkiler kadar tipik olmamakla beraber Alt Paleolitik’in Leval Laiso Mousterien tekniğinde yapılmış aletlerdir.
1938 yılında M. Atasayan tarafından Antep’in 12 km kuzeyinde Dülük köyü civarında çakmak taşından yapılmış ve Prof. Dr. Ş. A. Kansu tarafından Chellêen-Achellêen yaşı verilmiş olan yonga (ecIat) ve piyeslerle son incelediğim dört alet arasında bir ilgi görmekte ve muhtef etkilerle sürüklenmiş olduğu kanaatindeyim. Çünkü son üç aleti bulduğum yerin bir kilometre kadar kuzey-batısında bir höyük vardır. Keza bunların bulunduğu yer ile No. 3 tipik aletin bulunduğu yer arasındaki uzaklık 3 km kadardır. Ve nihayet Dülük köyü de keza bu yerin 4 km doğu güneydoğusunda bulunmaktadır. İşte bugüne kadar elde edebileceğimiz materyaller sayesinde Güneydoğu Anadolu’da Paleolitik bir kültürün mevcut olduğunu söylemek mümkün olmaktadır.
Sonuç Güneydoğu Anadolu’da şimdiye kadar bulunan (J. E. Gautier 1894 ve M. Attasayan 1938) Alt Paleolitik alet yonga ve piyeslerle bulunduğum aletler arasında sıkı bir ilgi görmekte ve bu bölgede eski insanların yerleşip yaşadıkları kanaatindeyim. Yukarıda anlatılan aletlerin hepsini eski insanlar oturdukları yerlerde bulunan yerli taşlardan yapmışlardır. Satıhta bulmuş olduğum bu aletlerin jeolojik yaşını kestirmem yardım edecek ne fosil insana, ne omurgalı hayvan kemiklerine, ne taraçalara, ne glasiyeleri bırakmış oldukları morenler ve ne de birbiri ardısıra gelen paleolitik endüstri izlerine rastladım.
Alt paleolitiğe ait olan bu aletler Afrika'nın kuzeyinde, Filistin'de ve hatta Hindistan'da tesadüf edilen tiptendir.
Batı Avrupa'da bulunan (biface) endüstri aletleri Buzlarası devirlerine tekabül etmektedir. Fakat Türkiye için böyle bir karşılaşma yapmak bugünkü bilgilerimizle tamamıyla mümkün değildir. Yazıma son verirken bu konu ile uğraşan Antropoloji uzmanlarının nazarı dikkatini çekmeyi bir ödev bildiğim gibi inceleme alanlarından birinin burası olmasını memleket kültürü namına temenni ederim.
(BÜLTEN)