Zelzeleyi Gören Yangına Razı Olur
ATASÖZÜ
Bu yazı İl Radyosunda yayınlandı.
Derleyen: M. Oğuz GÖĞÜŞ ve A. T. OZAN
KITA (1)
Oldu İstanbul âhalisi harika raâı
Yere geçtikte bu yıl şehri Antabı Halep
Tutuşup her birinin dâmeni sabri dediler
Bize yangın yetişir zelzele verme ya Rab
İzzet Mulla
Zelzele: Yeryüzünün dış kabuğu derinliklerinde birtakım değişiklikler meydana gelmesi veya volkanların yeraltında faaliyette bulunması gibi sebeplerle az veya çok duyulan sarsıntı.
Dilimizde buna zelzele, yer sarsıntısı, deprem, hareket-i arz derler. Zelzele tatbikatı coğrafisine göre 4 mıntıkaya ayrılmıştır: 1) Akdeniz 2) Büyük Okyanus 3) Hint Okyanusu 4) Atlas Okyanusu.
Akdeniz bölgesi 3’ncü asırda birçok faal volkanlara sahne olmuş birçok şehirler ve köyler harap olmuş akan sular yerlerini değiştirmiştir 364 H. yılında zelzeleden Dicle ve Fırat vadileri, suların yükselmesinden 20 arşın yani 16 metre sular altında kalmıştır. Denizlerdeki med ve cezir (yükselme-alçalma) yeraltı hareketlerinden ileri geldiğini İsveç jeologlarından Linne 1730'da uzun tecrübeleri ile ispat etmiştir. İsveç sahillerinde bazı şehirlerin (Malmö) şehri, Fransa’da (Finistere) vilâyetindeki (Dovarnenz) şehri, deniz cezir hâlindeyken; 5‘nci asırdan beri sular altında kalan (YS) şehrinin deniz met hâlindeyken 15 metre sular altında bulunmaktadır. Hollanda’nın (Joiderje) körfezi bir zamanlar bataklık hâlindeyken bugün en büyük gemileri barındırmaktadır.
Milattan önce Adalar denizindeki birçok adalar mevcut değildi, yer altı volkanlarının indifai neticesi birçok adalar meydana çıkmıştır,
(3) 232- 245- 246- 364 H. yani 944'te Irak, Suriye, Anadolu’da 40 gün 40 gece devam eden zelzelede denizin suyu 80 arşın yani 54 metre çekilmiş, denizin altından birçok dağlar ortaya çıkmış, havadan yağmur gibi taş yağmıştır. Zelzeleden sonra Fırat ve Dicle ve bilhassa Irak’ta kıtlık başlamış insanlar aç kaldıkları için günlerce ölülerinin etlerini yemiş, bir ekmeğe bir insan satın almıştır.
(4) 991 yılında Erzincan’da müthiş zelzele ağır zayiatlara sebep olmuş, binlerce insan enkaz altında kalmıştır.
(5) Tarih kitaplarında bahsi geçen (tufanında) Fırat ve Dicle havzalarını ihata eden bir nevi yeraltı faaliyetinden başka bir şey olmadığını Alman jeologlarından (Suess) beyan etmektedir.
(6) Yakın zamanımızda 1950- 8 Aralık'ta bir yeraltı faaliyeti neticesi Hazar Denizi'nde 100 metre genişlikte, 1 km. uzunlukta bir ada meydana çıkmıştır. 592, 991, 944, 1860, 1927, 1936 senelerinde buna benzer hadiselere rastlanmıştır.
Miladın 526. senesi Akdeniz mıntıkasındaki zelzele aylarca devam etmiş bu zelzelede (150 bin), 991'de (20 bin), 9442de (60 bin), 1693'de (60 bin), 1783'te (30 bin) 1808'de (20 bin) hayvanlardan başka insan ölmüştür.
Antep’te, 944, 1783, 1808 zelzelelerinde zayiata uğramış, şehir baştanbaşa harap olmuş, su yollarının harap olmasından susuzluk yüzünden birçok insan şehri terk etmiştir. Şehir halkı Başpınar'dan hayvanlarla sularını temin etmişlerdir. Hikâyeleri bugüne kadar halk arasında devam etmektedir. Bugün şehir ve civarında 8 ila 9 metre civarında derinlikte eski su yolları ye kanalizasyonları mevcuttur. Pancarlı’dan Dülük köyüne giden eski su yolunun 1951'de zelzele mıntıkasını tespite çıkan Amerikalı jeologla gezdiğimizde birçok yerlerin kanalına girdik, zelzeleden mütevellit geniş çatlaklar iki metre civarında çöküntülere rastladık. Karataş mevkiinde sönmüş bir yanardağ vardır.
Başlıktaki kıta İzzet Mulla 1808’de İstanbul (Alemdarpaşa) vakasına rastlayan İstanbul yangını, Halep ve Antep’teki zelzeledeki büyük zayiat İstanbul’da büyük teessür uyandırmış, İzzet Mulla’da (berayi zelzelei Halep) kıtasıyla Antep ve İstanbul yangınına işaret etmektedir.
Eskiden belediye işlerine kadılar bakardı. Kadı Mahir Efendi de şehir de mevcut olan su yollarını bir belediye vazifesi olarak tamir ettirmiştir.
1) Baştaki kıta Şinasi’nin 1852’de neşrettiği (Darb-ı Misali Osmanî) isimli eserinin 262’nci sahifesinden alınmıştır.
2) İzzet Mulla 1785'de doğmuş, 1829'da vefat etmiş. 18’nci yüzyılların sonları ile 19’ncu yüzyılların başlarında yaşayan Türk divan edebiyatı şairlerindendir. Mürüvveti Tevârih'in (sahife 269)'da "Gökten taş yağdı" başlıklı yazıdan alınmıştır.
3) Tarihçi Ali (Künhü'l- Ahbar'ında) 991’de Erzincan'daki zelzeleyi anlatmaktadır. (Künhü'l Ahbar) Nuru Osmaniye Kütüphanesi el yazması numara 349, sahife 350’de.
4) Arziyatî sahife 137’de.
5) Coğrafya Dünyası'nın Birinci Cilt, sahife 139'da.
«Kalmıyor bir kararda hayfa»
«Şekli âlem bütün tahavvülde»
«Mütezelzil bütün zemin ü semâ»
«Arş-ı âlâ bile tezelzülde»
Gaziantep’e Gazi dememek ve yazmamakla Şehitlerimizin ruhlarına saygısızlık demektir.
M. Oğuz GÖĞÜŞ