İnsan, bir mecmuayı karıştırırken ki güzel bir mecmuaya tesadüf etmek her zaman mümkün değildir. Fikirlerinize tercüman olan, endişelerimize cevap veren sizi alâkadar eden meselelere bir hâl tarzı bulmaya çalışan cümlelere pek az rastlanır.
Geçenlerde Caetres "Merkez" isimli mecmuada şu satırlar gözüme ilişti:
“İlk romanını yazan muharrir kendini çok karışık bir dehlizin methalinde bulur... Bu şimşek çakan koyu karanlıklar içinde o, bir âlem yaratmakta ve bu âlemi kendi melek ve canavarlar ile iskân etmekte hür olduğunu anlayacaktır. Gene kanından, etinden, ruhundan söküp çıkardığı kelimeleri kullanmak icap ettiği zaman, en güç ve en karlı işi, bir roman yazmak olduğunu görecektir.
Hakikaten öyle. Makale sahibi M. Robert Margerit tamamen haklıdır. Söylediği gibi “beylik fikirleri” tekrarlama kolay ve bayağı bir iştir. Bilhassa ukalalığına müsahama edilemeyen bir edebiyatın tam manası ile alıp yürüdüğü bu zamanda büyük meselelere temas etmek bahanesi ile ne dediği anlaşılmayan bir üslupla bize bir sürü yaveler sunuluyor. Metafiziği filozoflara bırakalım; öğrenci diliyle konuşan herhangi bir adamı .bir filozof yerine koymak hususunda azamî derecede titiz davranmak lâzımdır. Beşerî tecrübe ve hikmet sentezi olan formüller söylemekle, yaşadıktan sonra onların derin mana ve hakikatlerini kavramak arasında dağlar kadar fark vardır. Kendine ciddi bir tavır vermek için formül arayan kimse hiç şüphe yok ki fikir hokkabazıdır. Diğer taraftan, hayatta hatta kendi mahdut hayatından samimiyet, doğruluk ve muktedirse heyecanla bahseden birinin mütavazi tavrı ne kadar takdire lâyıktır!
Üstelik o, derin düşünceleri söze boğan ve meselelerin sadece sathına temas eden sözde metafizisiyenlere nazaran fikirlerini başkalarına daha kolay telkin etmek kudret ve avantajına sahiptir.
Çok sayıda romancılarımız olduğu fazlasıyla söylendi. Şüphesiz ki öyle, haklıdırlar. Çünkü itibarda olan kalıplara göre yüzlerce defa tekrarlanmış bir hikâyeyi anlatmak zor bir iş değildir. Fakat mesele mühimdir. Bu, Robert Margerit’in çıkardığı neticelerle tezat teşkil etmez. Hülya ve ihtirasları ile insan kalbi her zaman yeni şeyler söylemeye müsait "şimşek çakan koyu karanlıklar" diyarı kalmakta devam edecektir. Bu bahiste her şeyin söylendiğini sananlar aldanıyorlar, beri taraftan fikir alanında söylenecek bir şey yoktur.