Harp Hatıralarını Yaymayacağımız Memleketimizin Kıymetli Doktorlarından

DR. OPERATÖR MECİT BARLAS

1918 yılı Ağustos ayında Antep’e geldim. O sırada Birinci Dünya Harbi'nin mütarekesi ilan edilmişti. Günün birinde Antep, İngilizler tarafından işgal edildi. Şehirde terör yarattılar. Akşamları herkes evinden çıkamıyor. Köylere gitmek için İngilizlerden müsaade almak lazım geliyordu. İngiliz askerleri çaka ile şehirde dolaşırlar, sokaklarda köşe başlarında mitralyözler kuruluyordu. Bu suretle halkı tehdit etmek yolu tutulmuştu. Bir zaman sonra silah topladılar. Herkes akın akın evlerindeki silahı İngilizlere teslim etti. Kolejde Amerikalı Mister Meril adındaki bir Amerikalı, İngilizlere yaranmak istiyor.

Rehnüma adında bir gazete çıkarıyor. Bu gazetede halkı İngilizlere bu kaydüşart itaat etmeye davet ediyordu. Edilmezse İngilizlerin şehri bombardıman edeceklerini yazıyordu. İngilizler silah toplama vesilesiyle dükkânları kapattılar. Kimse dükkânını açamıyordu.

Yine İngilizler, Antep’ten milliyetperverlerden Hüseyin Cemil Göğüş, Bahtiyar Patpat, İmamzâde Mustafa, Tasçı zâde Abdullah Efendi ile birkaç zatı Mısır'a sürgün ettiler.

İngiliz işgali üç beş ay devam ettikten sonra, müttefiklerin kendi aralarında anlaşmaları neticesi yerlerini Fransızlara terk ederek gittiler. Fransızlar şehre girerken Akyol Karakolu üzerindeki Türk bayrağını indirmek sureti ile izzet-i nefsi milliyi yaraladılar. Şehre yerleştikten sonra ilkokulları ziyaret ederek çocuklara şeker dağıtmak gibi Afrika vahşilerini aldatacak jestler yaptılar. İngilizlerin gösterdikleri tehdit hareketlerini yapmadıkları için halk, Fransızlardan korkmadı. İsmet paşa (Şehitkamil) İlkokulu civarında bir kadına tecavüz eden bir Fransız askeri, kadının yanındaki çocuğunu öldürdü. Bu hâl, müstevli kuvvete karşı halkta sönmez bir kin ve adavet uyandırdı. Herkes bir taraftan silah tedarikine başladı. Antep efendilerinden beş on kişi: Büyük Nuri Bey (Budaklardan), Dayı Ahmet Ağa, Hacı Efendi (Bülbülzâde, Bayram), Übeydullah Efendi (Göksel), Abdullah Namık Bey (Hacı Hanifi oğlu) Ahmet Muhtar Bey (Göğüş) ve daha bir kaç zat ile beraber "Cemiyet-i İslamiye" adında bir cemiyet teşkil ederek Fransızların haksız olarak memleketi işgal etmelerini protesto ettik.

Bu sırada Mustafa Kemal Paşa'nın adı, bir ümit ışığı gibi kalpleri aydınlatmaya başladı. Zamanla bu ad bütün kalplerde daha kuvvetli yer almaya başladı Ve yerleşti. Müdafaa-i Hukuk adında bir cemiyet kurulduğu açıklandı. Arada sırada ise paşanın bir tamimi görülüyordu. Ve bu tamimlerde, ecnebilerin bizim misafirimiz olduğu, er veya geç memleketimizi terk ederek çekilecekleri yumuşak bir dille anlatılıyordu.

Bir zaman sonra Maraş’ta Fransızlarla harp başladı. Bu sıralarda Hacı Halil Ağa, (Koçak)'ın oğlu Sadık Efendi, Maraş yaralılarından bir zatı görmemi rica etti. Türktepe’de Marakoğlu Şerif Efendi'nin evine gittik. Orada Antep Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nden birkaç kişi ile bir de yaralı vardı. Bana derhal yemin ettirerek soktular. Yaralı, Maraş Harbi'nde kalçasından ağır surette yaralıydı.

Yazan: Operatör Doktor Mecit Barlas

(Devamı Var)