Umumi ziraatta hafriyat tarzları: Hemen umumiyetle kara sabanla icra olunur. Çeltik yerleri müstesna olmak üzere alelekser iki senede bir ekilmek üzere sürme hazırlığı yapılır.

Ekini kaldırılan tarlaya firez (anız) denir. Firez bozmak (anızı parçalamak) pek nadir vaki olur. Böyle mahsulü kaldırılmış tarlaya, alelekser çift o sene tohumlar atıldıktan sonra ancak kışın girer. Firezi birinci defa sürmekle tarla (kelep) edilmiş olur; bu birinci demire (kelep) denir. İkinci sürümüne felhan (nadas) tabir olunur. Boz tahıl için susuz tarlalarda, yüzde doksan beş böyle iki demir sürmek ve yüzde beşinde de yazın bir daha parçalamak adeti vardır.

Fakat yazlık mahsul için sürme keyfiyetine verilen ehemmiyet ve şekil şayanı zikirdir. Gerek pamuk, gerek küncü (sisam) gibi mahsulât için ve gerek kavun karpuz, kabak için tar­layı hazırlamak işi zemheriden evvel başlamalıdır. Birinci demiri müteakip mart iptidalarına doğru toprak müsait tavda ise ikinci demir birinci hatları kaimen kat etmek üzere vurulur, müteakiben ve müsait ise üçüncü bir demir vurulur ki yazlık ekim için bu üçüncü bir demire (kelep) denir. Yazlık ekinin kelepleri hatlar arası sık, ince düzgün, ve doğru olması lazımdır.

Müteakiben hat düzülür; hattın tepesi yarılır. Pamuk, küncü için ayar edilir yani hatlar ikişer ikişer birleştirilir. Ayara pamuk çiğidi veya küncü dökülür. Eğer karpuz, kavun edilecek ise baran edilir. Barandan maksat hat düzelttikten ve hattın tepesi yarıldıktan sonra tarafeyninde 5-6 hat kalmak üzere bir hat derince yarılır. Buna göz hattı denir. Göz hattının iki tarafından toprak balık sırtı teşkil edecek surette derin ve gayet ufak sürülerek toplanır buna (sandıklamak) denir. Göz hattı üzerine muayyen mesafede ocaklara çekirdek dikilir. Yedi defa gidip gelmede balık sırtı meydana gelir. Geri kalan hatlar da sürülerek büyük bir balık sırtı meydana gelir ki heyeti umumiyesine baran tabir olunur.

Karpuz, kavun çekirdekleri intaş edip, dört beş yaprak olunca tekrar küreklenir. Küreklemeden maksat yine ince ve balık sırtı hafriyat yaparak ocaklara geldikçe sabanın karpuz, kavunu köklememesi için önde bir adam tarafından kürek tutulmasıdır. İlk demirden itibaren defa sürüme tabi kalmış ve otlardan kurtulmuş olan tarlada tav bu suretle muhafaza edilmiş ve bu tav sayesinde mahsul yetiştirilmiş olur. Bu usul bir nevi mütemadi nadas, kampel tarzı ziraatidir.

Suluda icra edilen hafriyat susuz arazide yapılandan farklıdır. Muhitimizde suluları sürmeğe sonbaharda anız boz­mak suretiyle sürmek mümkün olduğu zaman yapılır. Fakat ekseriyetle baharı ve tarlanın çamurdan kurtulmasını beklemek icap eder.

Birinci sürümü müteakip, 15-20 gün içinde tekrar ot çoğalacağından ikinci hafriyatı yapmak; bundan 20 gün, nihayet bir ay sonra üçüncü bir defa sürerek tarlanın tutmamasına, yani kuruyup çatlamamasına yardım etmek ve nihayet dördüncü defa darbız hattı vurmak suretiyle ancak zamanında yetişilerek dört demir sürmek icap etmektedir.

Suluda dahi yazlık ekilecek mahallerin kıştan evvel sürülmüş olması; bahar ve yaz sürümlerinin de itinalı olması lazımdır..

Çeltik ziraati yapan yerlerde, sırası gelmiş tarlanın firezine (anızına) ekilir; ayrıca sürülüp hazırlanmaz.

Hususî mahsulâta ait sürüm tarzlarını, o mahsulün ziraati hususiyesine terk ediyoruz.

TOHUMLUKLAR

Tohumluklar: Tohumlukların evsafı layığı ile anlaşılabilmek için ekilen nebatların nelerden ibaret olduğunu gözden geçirelim:

Hububat: Buğday, arpa, çavdar, pirinç, mısır darısı, akdarı, gilgil darısı.

Bakliyeler:Ak cılban, kara cılban, hürle, sille, maş, mercimek, nohut, bakla, fasulye.

Badıncaniye: Deli tütün, patates, patlıcan, domates.

Gısaiyeden: Girit kabağı, kösesefer kabağı, kış kabağı, hayran kabağı, hıyar, hıta acır, tüylü acır.

Diğer fasilelerden: Soğan, sarımsak, maydanoz, tere, dere otu, turp, lahana, şalgam, (çetem), hayvan pancarı (çükündürük), pazı (pancar), ıspanak, pırasa.

Buğday: Antep'in buğday nevileri evvel emirde yazlık ve kışlık olarak ikiye ayrılır. Kışlık buğdayın piyasada en revaçlısı Kırmızı Havran, Ak havran, Antep Kırmızısı'dır. Yazlık buğdayın makbulu da ak yazlıktır.

Çavdar: esasen az ekilmekte ve tohum pek eski, değişmemiş bulunmaktadır.

Arpa:Envai muhteliftir. İki kıran ve altı kıran arpa olarak iki soya ayrılan arpalardan iki kıranın makbul nevileri, küpeli arpa, sarı arpa, kara arpadır.

Son zamanlarda Tılhalıt Çiftliği'nde, Eskişehir’in "Abdülmuttalip Arpası" da tekesir ve zer edilmekte bulunmuştur; kara arpa daha ziyade Barak nahiyesinde görülür. Bunlar ekseriyetle deştiye ekilir. Mamafih suluyada ekilebilir; yatmağa mukavemeti altı kırana nispeten azdır.

Altı kıran arpa, altı sıralı beyaz arpadır. Pek ziyade verimlidir; suluya ekilir, yatmağa mukavemeti çoktur.

Abdulmuttalip Arpası'nın kabuğu ince ve nişastası fazladır. Muhitimizde yakın vakıtta ziraatine başlanan bu arpa şimdilik evsaf-ı irsiyesini bozmamaktadır. Beyaz arpa sayılabilir.

Pirinç: Pazarcık ve İslahiye’de ekilen pirinçler muhteliftir. Kılçıklı ve kılçıksız olarak iki çeşittir. Verim ve satışa gelmek itibari ile en iyisi sarı başak pirinçtir.

Mısır darısı: İyi ve aşikâr evsafa mâlik olan Mısır darısı, Kızılhisar darısı ile Orul darısıdır. Diğer ekinler bunların melezi ve muayyen bir vasf-ı nebatî göstermeyen darıdır.

Kızılhisar darısının sakı o kadar yükselmez, söbeleklerı pek uzun ve iri değildir. Daneleri açık sarı ve ufaktır. Danenin kabuğu ince, nişastası fazladır. Erken idrak edilir. Daneleri portakal sarısı veya daha koyu, daneleri iri ve yuvarlaktır. Danenin kabuğu kalıncadır. Kızılhisar darısından on beş gün kadar geç kemale gelir. Verimlidir.

Akdarı: Çengelli ve düz olarak iki türlüdür. En makbulü çengellidir. Bunun söbeleği sık, daneleri iri ve düzgündür.

Gilgil darı: Umumiyetle düzdür.

Bakliyeler

Ak cılban: Sakı müsait toprak ve şeraitte 75 cm kadar yükselir; haşişîdir; yaprakları (rişii mütebadildir.) Sülüke maliktir, çiçekleri açık kırmızıdır.

Danesi köşeleri silinmiş menşur-ı müsellesi veya mükaba benzer; danenin kabuğu açık kül renginde, içi açık sarıdır.

Karacılban : Evrakı, ak cılbandan büyükçedir. Ezharı mavi menekşe rengindedir. Badıcı, yarım bezelye badıcı kadardır. Ak cılbandan daha büyüktür. Danesi, ak cılbandan iricedir. Danenin kabuğunun rengi esmer ve üzerinde kül rengi ufak ufak benekler vardır; danenin içi daha sarıdır.

Küşne: Evrakı daha ince ve sakı daha haşebîdir. Ezharı kırmızıdır. Badıcı ince, uzun, üstuvanî şekildedir. Dânesi diğer­lerinden daha küçük daha yuvarlaktır. Danenin kabuğu ak cılbandan daha koyu kül rengindedir. Danenin içi portakal kırmızısıdır.

Hürle: Sak ve evrakı baklaya benzer, çiçekleri koyu kirli pembedir. Badıcları, küçük bakla badıcına benzer; danesi köşeleri silik mükâp şeklindedir. Danenin kabuğu açık kahve rengindedir; danenin içi koyu krem rengindedir.

Sille: Ak cılban gibi yükselir. Daneleri küşneye çok benzer; farkı dane renginin esmer benekli ve daha basık olmasıdır.

Şimdiye kadar söylenen bakliyeler umumiyetle hayvan yemidir.

Bakla: Taze olarak yenilmek üzere ekilmektedir; umu­miyetle ekilen adî, çekirdeği küçük olan baklalardır.

Fasulya: Keza son zamanlarda beyaz fasulye de ekilmeğe başlamıştır. Umumiyetle çalı fesyasıdır.

Maş: Evrak ve sakı fasulyaya benzer. Çiçeği sarıdır; badıcı ince üstuvanî, uzunca, danesi küçük ve yuvarlak, koyu yeşil renkte, danenin içi sarımtıraktır.

Mercimek:Para mercimek ve mercimek olarak iki çeşiti vardır. Para mercimek akşamı nebatiyesi, diğerinden daha büyüktür; yaprağının rengi daha açıktır. Danesi çil para bir ellilik cesametindedir. Yasıdır. Danenin kabuğu tozlu tarçın rengindedir. Danenin içi sarıdır.

Mercimek danesi daha yuvarlaktır. Rengi daha açık tarçın rengindedir. Danenin içi kırmızıdır. Para mercimek en çok Kilis’te ekilmektedir.

Nohut: İyi evsafta nohut pek azdır; ekserisi çakırlıdır.

Badıncaniye

Patates: En çok ekilen (yerli bider tabir) olunan vasat cesamette içi sert olan patatestir. Marsilya patatesi taammüm edememiştir. Bunun gibi Adana patatesi de, nişastaca zengin ve pişirince dağılmak hassasiyetine malik olduğundan o kadar makbul sayılmamaktadır.

Pancar: Bostanlarda ekilen hayvan pancarı sırf turşuculuk içindir.

Pazı: Sebze olarak ekilmektedir. Yalnız bir nevidir.

Patlıcan: Antep patlıcanları mordur; Kemer patlıcanın lezzetinde şekil ve renginde fakat ondan küçüktür. Kilis ve Nizip’te ekilen cins ise kara patlıcandır. Bunlarda küçük veya ortadır. Bu cinsler teseddi etmiş olmayıp, iyi evsafta dolmalık ve yemekliktir.

İkincisi, keza yemeklik patlıcandır. Kara patlıcanların lezzeti acımtıraktır. Antep’in en hususî patlıcanı Orul patlıcanıdır ki Orul ve Nizip havalisinde yetişir; kışlık patlıcandı. İri ve uzundur, kırağıya karşı mukavimdir. Kışın yemeklik için kullanılır.

Domates: Domates tohumları umumiyetle sırık domatesi nevidir, fakat sırığa alınmaz yatırılır.

Ispanak: Sırf kışlık ıspanak nevidir.

Gısaiyeden

Kış kabağı: Münhasıran hayvanat ve kısmen kışlık yemeklik sebze makamında kullanılır. Tohuma oldukça itina edilmektedir. Karışık nevileri de görülmektedir.

Hayran kabağı: Asma kabağına müşabih olan bu kabak dolmalık ve sebze olarak kullanılır. Orijinal bir nevidir. En ziyade susuz ekilir; suluya da ekilebilir. Tohumu asma kabağına benzer.

Köse sefer kabağı: Dolmalık kabaktır. Çekirdeği daha küçük ve lezzeti tatlımtıraktır. Kabağın rengi yeşil veya yeşil esmerimtıraktır.

Girit kabağı-İstanbul kabağı: Dolmalık beyaz kabaktır. Daha verimli olmasından bu tohumun ekimi artmış ve diğerlerinin yerine kaim olmuştur.

Kavun: Müteaddit kavun nevileri vardır. Antep’te en orijinal ve lezzetli kavun "Zevkir kavunu yahut bal kavunu" denen kavundur. Şekli ince uzun ve beyzîdir. Rengi yeşil, çekirdeklerin bulunduğu iç kısım beyazımtıraktır. Danesi 1.5, 2.5 kilo gelir. Çekirdeği dolgun ve uzundur. Son turfanda olarak gayet iyi yetişir.

Gerek Antep ve gerek Kilis ve sair kazalarda birçok kavun çeşitleri vardır. Fakat bunlar öteden beriden getirilmiş ve yek diğeri ile tesalüp etmiş nevilerdir.

Kilis’te yetişen kavunlardan Topatan, abalı kavunlar da iyi çeşitlerdir. Nizip’te Fırat kenarına ekilen, "Gabiye" denen kışlık kavun da hususiyeti ve mevsimlik olması itibari ile ehemmiyeti nevidir.

Karpuz: Sobe ve yuvarlak olarak iki türlüdür. En iyisi sobe karpuzlardır. Sobe karpuzların da çekirdeği (ufak, şişkin ve beyaz) olan tohum en makbuldür. İkinci derecede yassı, beyaz ve kenarı hafifçe pembe veya siyah olanlarda makbuldür.

Yuvarlak karpuzlar: Ekseriyetle beyaz veya siyah çekir­deklidir. Bu çekirdekler söbelerinki kadar makbul değildir.

Hıla acir: Turşuluk, ince uzun, üstü tulânî olarak hatlara ayrılmıştır. Makta-i ufkîsi yapılacak olursa tırtıklı daire şeklini verir.

Makbul olan tohum; yeşil ve ufak acir veren cinstir. Siyah veya iğri olanlardan alınan tohumlar makbul sayılmaz. Tohumu hıyar tohumuna benzerse de ondan daha ufak ve renkçe daha beyazdır. Suluya ve susuza ekilir.

Tüylü acir: Şeklen hıyara benzerse de ondan farkı çoktur; tüylü acir daha ziyade üstuvanîdir. Rengi tulânî siyah çizgilerle, koyu yeşil çizgilerden mürekkeptir. Kabuğunun üstü tüylüdür. Çekirdeği hıyar çekirdeğine benzer. Fakat ondan daha zayıf ve küçüktür. Dolmalık ve sebzelik olarakta kullanılır.

Bamya: Umumiyetle her yerde ekilir. İri nevi bamyadır.

Havuç: İri cinstir; renkleri muhteliftir, tohumu diğerlerine müraccahtir.

Turp: İri ve kırmızı cinstir.

Şalgam: İri beyaz ve yahut hafifçe pembedir.

Gübre

Antep’te, kasaba içinde şehir süpürüntüleri, ev süpürüntüleri, hayvan gübreleri birleştirilir; gübrelikte ihtimara bırakılır. Çok kuvvetli gübre elde edilir; deli tütün için bu gübre kullanılır.

Halbuki köylerde vaziyet böyle değildir. Ekseri köylerde gübre, mahrukat makamında istimal olunarak külü gübre makamında kullanılmaktadır.

Gübrenin ve gübrelemenin umumi ziraatte, her sahada mühim faydaları bütün Antep ekincilerince takdir edilmektedir.

Çayır

Antep vilayeti dahilinde belli başlı çayır yoktur. İslahiye’nin muhtelif mevkinde olan çayır da askerî hayvanatın ihtiyacı için bile kâfi değildir.

Meralar

Mera: Vilayetimiz dahilinde mera çoktur. Bilhassa nüfusu az ve arazisi kısmı azami itibari ile işlenmemiş olan İslahiye Ovası hemen hemen mera hükmündedir. Vilayetin bir çok sürülerini besledikten maada bu meralar Aydınlı aşiretinin kışlağıdır. 50-60 bin davarı bulunan bu aşiret bütün kış bahara kadar hayvanlarını burada otlatırlar.

Pazarcık'ın dağlık kısmı yazlık meradır. Engezek, Büyük Nacar, Gani Dağı, Akdağ, Sof Dağı yaylaları; sığır, davar besleyen aşiretler için yazlaktır. Kışın buralarda şiddetli poyraz ve kar olduğundan kapalıdır. Bahardan itibaren bütün bu aşiretler, aşağı Pazarcık'ın birçok köyleri davar ve sığırlarla buralara gelir. Büyük Nacar, biraz sert olmakla beraber havasının gü­zelliği ile Pazarcık'ın tamamı ile bir sayfiyesidir.

Burada yazlayan aşiretler Milyanlı, Üngüt, Sineminli aşiretleridir. Aşağı Pazarcık'ta oturan Atmalı ve Kılıçlı aşiretleri daha yakın dağlarda yazlarlar. Kısmı âzamı Türk Alevisi ve kısmen Kürt Alevisi olan aşiretlerin en mühim meşgalesi bu yaylalardan azamî istifade ederek duvarcılık etmektir. Büsbütün Türk olan Kılıçlı aşireti hem ekinci hem davarcıdır.

Bu davarlardan istihsal edilen yağ ve peynirin pazarı Antep ve kısmen de Maraş’tır. Meşhur Antep yağı bu güzel ve temıyan yerlerde ziraat edilir. Bu gibi yerlerde Havran buğdayı boysuz kaldığından yolması pek müşkül olur. Açık kör Antep’imiz yaylaların mahsulüdür. Sineminli aşiretinin imal eylediği peynir emsaline müreccah olarak kabul edilir.

Bu yağ, Antep ve Maraş vilayetleri dahilinde istihlâk edildikten başka bir miktar da İstanbul, Ankara ve bazı civar vilayetlere ihraç edilir.

Pazarcık'ın bu dağları yalnız mera olmak itibari ile değil fakat bilhassa bunlardan Nacar, Gök ve Almalı Dağları üzerinde yetiştirdikleri çam ve sakızla da yüksek kıymeti iktisadiyeye maliktir.

Pazarcık'ın şarkında kâin Sadıkkulu, Kürtül, Ganî, Akdağ dahi fıstıkçılık bakımından istikbal için mühim bir servet menbaıdır. Bugünde bu dağlarda gözü açılan köylülerimiz tarafın­dan hummalı bir aşılama, mal edinme gayreti göze çarpmaktadır.

İslahiye Ovası havası mütedil olduğundan dolayı güzel ve bol otlu kışlak bir meradır.

(Leçe) tabir olunan çalılık pınarlık meralar kışın yemyeşildir.

Aydınlı aşireti, kışın Toroslardan buraya inerler. Bunların 50-60 bin davarı burada barındıktan maada Suriye’ye çöle hayvan göndermek külfetinden kurtulmak isteyenler ve civar birçok yerlerden davarlarını buraya gönderirler.

İskenderun yolu üzerinde bulunmasından dolayı hayvan sevkına müsait bir yerde bulunan bu mera çok feyzlidir.

Bunun ilerisinde Pazarcık Ovası'nın poyrazdan masun yerlerinde Pazarcık aşiretlerinin davarları otlar.

Ziraatı çok ileri olmayan bu mıntakanın, Amik'tan sonra bu mera olmaktaki yüksek kıymeti Antep vilayetinin hayvanatı bakariye, davar ve mamulatı ile sayım hasılat artırmıştır.