Kurtuluşumuzun on ikinci yıldönümü merasimine, Büyük Gazi'nin Halk Fırkası'na ve Halkevi'ne armağan ettikleri el yazısı ve imzalarını havi fotoğraflarının taliki ile başlanmıştı.
Ömer Asım Bey, on binlerce vatandaşın huzurunda Gazi'nin kıymetli armağanlarını şu nutuk ile asmışlardır:
Yalnız Türkiye’nin değil, bütün dünyanın en büyük adamı karşısındasınız! Onun dehâsı, beynelmilel şöhretlerin ve tarihi dehâların üstünde yeni bir güneş olmuştur.
Bizim için ne büyük mazhariyettir ki, Onun asrını idrak ettik. Onu gördük ve dinledik.
Büyük Gazi, Halk Fırkası'na ve Halkevi'ne şu ebedî hatıralarını el yazıları ile ihda buyurdular. Hâlin ve istikbalin bütün nesilleri için ebedî bir nigehban ve daimî bir kuvvet menbai olan bu kıymetli hatırayı, taziz ve tebcil ederek başımızın üstüne asıyorum.
(Sürekli alkışlar)
Bugün olduğu gibi asırlarca sonra da O, Türk milletinin yoluna daimî bir nur, bileğine ebedî bir kuvvet olacaktır. Bugün Gaziantep kurtuluşunun on ikinci yılını tes'it ediyoruz. Bugünü de bize hediye eden Büyük hemşerimizin, Büyük adaşımızın huzurunda tazim ile bir daha eğiliyorum.
Talik merasiminden sonra yine Ömer Asım Bey Fırka bahçesinde toplanan askerler, mektepler ve on binlerce vatandaşa hitaben kurtuluşumuzun ehemmiyetini şu değerli hitabeleri ile anlatmışlardır:
Aziz arkadaşlarım,
Büyük Gazi'nin Halk Fırkası'na ve Halkevi'ne el yazıları ile hediye buyurdukları fotoğrafiyi birkaç dakika evvel başımızın üstüne astık.
Kurtuluşumuzun on ikinci yıl dönümünde Büyük hemşeri ve adaşımız da o yüksek mevkiinden bu bayramı tes'it ediyor ve kurtardığı büyük eserin bugünkü cünbüşünü seyrediyor.
Arkadaşlarım,
Hürriyet ve vatan çok tatlı, çok lezzetli bir şeydir. Fakat esir olan kimsenin tekrar hürriyetine kavuşması, istilâ olunan vatanın tekrar kurtarılması o zevki, o lezzeti en yüksek manası ile tattıran pek değerli bir kıymettir. Siz esaretin, yurdu işgal edilmenin ne demek olduğunu bilirsiniz. Vatan muhabbetinin, hürriyet aşkının en yüksek misalini siz verdiniz. Tarihin hiçbir devrinde sizin gösterdiğiniz celâdet, hamiyet ve kahramanlığın eşine tesadüf olunamaz.
Ne tarihin meşhur kartacası bu kadar vatanperver, ne meşhur Anibalı bu derece kahramandı.
En ilâhi şairler bile hayalhanelerinde feragat ve fedakârlığın bu irtifaını ibda edemezler. Şairlerin babası Omirüsün Aşili, ilâlara karışan Aşili ve efsanelerle kucaklaşan Trovası bile bu kadar kahraman değildi.
Her milletin tarihine şeref abidesi olan birtakım menkıbeler vardır. Kahramanlar vardır ki düşman cephanesini ateşlemiş ve onunla beraber berhava olmuştur; kahramanlar vardır ki memleketlerinin sırrını ifşa etmemek için seve seve canlarını feda etmişlerdir.
Fakat Antep Müdafası'nın her saati, bu neviden birçok hamasetlerle dopdoludur. Altı bin şehidimizin ve binlerce yarım Şehidimiz ve mücahidimizin her biri, başlı başına bir şehamet tarihi oluyor. Şahinler, Mahmutlar, Karayılanlar, Yavuzlar, Mehmetler, Aliler ve bütün şehitler yalnız kanlarını akıtmakla adlarını ikna etmediler. Gösterdikleri mucizelerle fevkalbeşer efsanelerdir ki, dasitan oldu ve kendileri bizim kalplerimizde birer aziz kudsilik ile yaşıyorlar.
Arkadaşlar,
Hürriyeti ve yurdu uğrunda böyle efsanevî bir sergüzeşt geçirmiş olan şu şehir halkı kurtuluşunun yıldönümünde ne kadar sevinse hakkı vardır. Biz bugün bize bu hakkın bahşettiği neşe içinde başlarımızı göklere yükselmiş buluyoruz! Yaşasın Gazi, yaşasın Gaziler!