Evet sevgili okurlarım, üç erkek evladımı ben sanat okuluna verdim. Ve hayata oradan atılmalarını istedim. Çünkü sanat okulunun geleceğini diğer okulların geleceğinden daha emin olduğunu bildiğim için.

1956 yılında yine bu şehirde Gaziantep adlı bir günlük gazete çıkarırdım. O gazetenin bir sayısında tebarüz ettirmiştim ki: "Türkiye selâmetini ve geleceğini tarım alanında değil, sanat alanında aramalıdır." İşte o günden bu yana Türkiye devletinin yöneticileri de görüyorum ki, çalışmalarını teknik alana yöneltmiş bulunuyorlar. Ve yine görüyorum ki liseden çıkan bir öğrenci yüksek öğretime gidemezlerse, ellerinde birer dilekçe devletin şu kapısından bu kapısına bir iş için koşmaktadırlar.

Fakat E. S. Enstitüsünden çıkan öylemi ya; hayır...

Onları da ayrı ayrı inceledim. Ve gördüm ki, bunların her biri ya birer atölye sahibinin yanında veya özel ve resmi sektörlerin fabrikalarında dolgun değilse bile yarını garantili birer aylıkla çalıştıklarını gördüm. Tabii, birçokları da bugün başlı başına birer atölye sahibidirler. Ve yanlarında bir çok da işçi çalıştırmaktadırlar.

İşte sevgili okurlarım size yukarıda sanat okulu ile lise okulu arasında, hayat alanında muvaffakiyet derecelerini inceledim.

Bundan başka E. S. Enstitüsünün başka özellikleri de vardır. Bu okuldan çıkanların üzerlerinde kul disiplininin verdiği etiğinin diğer okullarınkinden daha fazla olduğunu söylersem beni mazur görünüz.

Bunların da neden ileri geldiğini şöylece sıralayabilirim:

1- E. S. Enstitüsünde kız öğrencinin bulunmayışı,

2- Talebenin azlığı neticesi, bütün öğrencilerinin yakından kontrollerinin mümkün olması.

3- Her nedense bu okula gelen müdür ve idarecilerin sıkı disiplinli oluşları ile yönetmenliğin bütün icaplarını sıkı sıkıya tatbik etmeleri.

4- İdarecilerinin masa başında oturdukları halde, gözlerinin, kulaklarının ve bütün dikkatlerinin, bu okula kayıtlı öğrencilerini, sinema kapılarında bostan aralarında, cadde ve sokaklarda, eğlence yerlerinde, görebilmeleri ve duya bilmeleridir.

İşte sayın okurlarım yukarıda belirttiğim sebeplerdendir ki, beş erkek çocuğumdan üçünü buradan hayata uçurdum diğer birini de ilkokulu bitirince yine bu okulun kolları arasına atmaya kararlıyım. Bu sebepledir ki bende bu okul için sayımın birini ayırmış bulunuyorum. Bu suretle belki bu okula karşı duyduğum şükran borcumu biraz olsun karşılamak istiyorum. Hoşça kalınız sevgili okurlarım.

M. Oğuz GÖĞÜŞ