9 Şubat'tan itibaren Fransızlar şehre girdiler ve bir cemile olmak üzere kamyonlarla un ve tuz getirerek halka dağıttılar.

Doktor Mecit Bey'in idaresi altında muvakkat bir hükümet kurularak Türkler ve Ermenilerden mürekkep polis ve jandarma kuvvetleri teşkil olundu. Ve ilk iş olarak da istihkâmların hedmine, silah ve cephanenin toplanmasına başlardı. Barikatlar ve siperler Fransız zabitlerinin nezareti altında yıktırıldı. Bu iş, Fransızların tahminlerinden çok güç oldu. Silah taşımaya muktedir her nefer deftere kayıt edilerek esir-i harp addedildi. Köylüler ve yabancılar hapsedilerek yerli ahali serbes bırakıldı. Umumî bir silah taharrisi de yapıldıktan sonra 27 Şubat'ta muhasara kaldırıldı.

Esir edilen köylü efrat da bilâhare bırakıldı. Yalnız teslim mukavelesindeki taahhütlerine rağmen Fransızlar; Heyet-i Merkeziye Reisi Ferit, aza Gepgepzâde Abdürrezzak ve Mahmut Büdeyri Beylerle, ihtiyat mülâzımı Hacı Ömerzâde Fehmi Beyi yakalayarak Ankara İtilâfnâmesi'nin imzasına kadar Kolej'de hapsettiler. Bunlardan başka Şube Reisi Binbaşı Abdürrahman, Yıldırım Taburu Kumandanı Birinci Mülâzım Muharrem, Yıldırım Dördüncü Bölük Kumandanı Mülâzım Zeki Beyleri de Antepli olmadıklarından esir-i harp diye alıkoydular.

Esasen vazifeyi muvakkatan ve arzusu hilâfına kabul eden Doktor Mecit Bey bir ay sonra mutasarrıflıktan çekildi. Evvelâ Seyyafzâde Abdülkadir Efendi bilâhare de Gelâl Kadri Antep mutasarrıflığı vazifesini yaptılar.

Fransızlar, Antep'i düşürmekle beraber bütün sancağa hâkim olmuş değillerdi. Fransızların nüfuzu şehirden harice çıkmıyordu. Fransız kıtaatı yine şehir haricinde tecavüze maruz kalıyordu. Yalnız Kilis yolu üzerindeki köyler, yol boyunca ikame edilen Fransız postalarının mevcudiyetinden korkarak ses çıkaramıyorlardı.