2-3 Şubat gecesi Heyet-i Merkeziye azasından Hacı Ömerzâde Mehmet Ali Bey, dâhilî vaziyeti Kolorduya anlatmak üzere fedai postalarla düşman hatları arasından harice çıktı. Kolordunun vaziyetini gören mumaileyh, muhasaranın ref'i imkânı olmadığını anlamıştı.
Goubou Fırkası tekrar Antep'e hareket emrini almış, Katma'da tecemmü ediyordu. Antep etrafındaki düşman kuvvetlerinin çoğalmasından evvel hurucun yapılması lâzımdı. Kolordu ile güvercin postaları ile yapılan muhabere neticesinde 6-7 Şubat 921 Pazartesi gecesi hareketin icrasına karar verildi.
Hariçteki kuvvetlerimiz şehrin şimal-i şarkîsine, Cünut ve Acem Kayası'na taarruz edecekler; dâhilî kuvvetler ise şark tarafa Perilikaya ve Salâvat Tepelerine yükleneceklerdi. Taarruz tertibatımız şu idi:
Aslan Bey kumandasında inzibat bölüğü ile Kartal Bey'in bölüğü, Salâvat Tepesi ile Samsak Tepe arasındaki boyun noktasını tutacak ve düşmanın sağdan takviye almasına mani olacaktı.
Jandarma Yüzbaşısı Kemal Bey kumandasındaki jandarmalar, semt efradı, Antep taburundan bir bölükle İnci-zade Hüseyin Efendi kuvvetleri Perilikaya istikametinde taarruz edecek ve sola karşı tertibat alarak Salâvat Tepeleri'ndeki düşmanın kuvvet almasını menedecekti.
Birinci mülâzim Mustafa Fevzi Bey kumandasındaki Yıldırım Taburu birinci, ikinci ve üçüncü bölükler de Salâvat tepelerine taarruz edecek; düşmanın birinci hattını zapt ettikten sonra ikinci hattına da taarruzla yolu açacaktı. Gece bütün kıtalar Şehreküstü Mezarlığı'nda toplandı. Saat yirmi dörtte her kıta vazife aldığı cepheye yaklaşmıştı. Merkezden Salâvat tepelerine şiddetli ve ani bir bomba hücumu yapılarak düşmanın ilk hattı iskat edildi. İleri atılan kuvvetlerimiz siperlerde düşman ölülerinden başka bir şey bulamadılar.
Sağ cenahta vazife alan Aslan Bey, kuvvetini dağıtmış ve iradesini kaybetmişti. Sağa karşı en ufek bir harekette bulunamadığı gibi neferlerinin zoruyla zapt edilen sipere gelebilmişti. Sol cenah müfrezesi de sağa doğru kayarak Salâvat Tepesi'nin sol tarafından taarruzla önündeki düşmanı attı. Bu suretle birinci hat tutulmuştu.
İkinci bir gayretle Küçük Salâvat'taki ikinci hatta da taarruz edildi ve buradan bir bereş açıldı ise de Aslan Bey müfrezesi vazifesini yapamadığından, mutaarrız kıtaların hurucu ile birlikte açılan gedik düşman tarafından derhal kapatıldı. Ve harice çıkmak için hazırlanan Özdemir Bey ile Heyet-i Merkeziye erkânının çıkması kabil olamadı.
Harice çıkan kuvvetlerimiz 500 kadar neferle sekiz zabitti. [1]
Bu hareketten üç saat sonra hariçteki kuvvetlerimiz Rumevlek istikametinden Cünüt'e karşı bir taarruz icra etmişlerse de düşmanın şiddetli ateşi karşısında ilerleyememişlerdir.
7 şubatta şehirde vaziyet çok feci idi. En fazla güvenilen kuvvetler huruçle harice çıkmış, şehir dahilinde çok az kuvvet kalmıştı. Bu kuvvetle ikinci bir huruç icrası düşünülemeyeceği gibi düşmanın cebrî bir hücumunu durdurabilmek imkânı da şüpheli idi. Bütün gün sükûnetle ve fakat derin bir yeis ve ümitsizlik içinde geçti. Gece saat yirmide düşman bütün topları ve makineli tüfekleriyle her cepheden şehre karşı çok şiddetli bir baskın ateşi yaptı. Bu şiddette bir ateş, bütün harp müddetince görülmemişti. Düşmanın bir taarruzu ihtimali düşünülerek bütün cephelerden elde mevcut kuvvetle şiddetli bir piyade ateşi ile mukabele edildi. Ateş bir saat sonra kesildi.
Sükûnet avdet etti.
Gece yarısından sonra Özdemir Bey ve erkânı hükümet ile iki yüz kişilik bir kuvvet, posta Burçlu Mehmet Çavuş delâletiyle Tabakhane cephesinden ve yine Elbistanlı Hoca delâletiyle de jandarma, polis kadın ve erkek iki yüz kişilik diğer bir kafile de Çitçinin Garafı istikametinden düşman hatları arasından harice çıktılar. [2]
[1] Bu zabitler, Birinci Mülazim Mustafa Fevzi, Mülazim Ali Nadi, Mülazim Kapkapçızade Mehmet Kâmil, Mülazim Mustafa Şefik, Mülazim Sadık (polis), Jandarma Birinci Mülazımı Kemal, Aslan, Zabit vekili Hayri Beyler idi.
Bu zabitlerden Kemal ve Aslan Beylerden maadası 9. fırkaya iltihaklı bilâhere Sakarya, Afyon ve İzmir harplerine iştirak etmişlerdir.
[2] İki yüz kişilik kafilelerin hem içlerinde kadın hatta süt emen çocuklarda dahil düşman hatları arasında harice çıktıklarını Fransızların görmemesi imkânı yoktu. Bununla beraber düşman müfrezeleri her nedense bu huruç kollarına ateş etmediler.