Dostum M. Oğuz Göğüş; bir dergi çıkaracağını ve bu dergide ise bana bir yer ayırdığını ve mutlaka yazı yazmamı rica ediyordu.
Dergiye yazı yazmaya karar verdimse de ne yazacağımı da bir türlü hatırlayamıyordum. Düşündüm, taşındım ve nihayet aklıma ne geldiyse, Allah ne verdiyse diyerek ilk aklıma geleni yazmaya başladım. Bu, küçükken aklımda kalan bir tekerleme idi. Tekerleme ise şudur:
Kull Hövellahü Ahad
Yarabbi cennet bi cennet
Günahımdan geçelim
İsmi azamsın
Bu belalardan
Elif Kur'an başıdır
Bu duayı okuyan
Sünböyletür Mustafa
Hey adama adama
Kur'an'daki kelama
Sıra sıra dizildi
Hülleler giyer kat kat
Mustafa’ya salavat
Askerlere nusret
Sana verdim özümü
Elim ile yüzümü
Geç gel eyle sözümü
Beyaz eyle yüzümü
Bizi hor etme
Efendimiz gelince
Bin bir kerre Hövessemet
Kapusunu açalım
Bekçim Allah sensin
Bu kazalardan
Defedersin
Cümlemizin işidir
Yarın cennet kuşudur
Rahmet olsun Hocama
Okuttu bizi Kur'an'a
Gökten indi yazıldı
Bunu okuyan cennet
Ya Ali Ya Muhammet
Din Islâma kuvvet
Yarabbi yarabbi
Ab-ı kövserde yudum
Habibullah gibi
Yusuf Peygamber gibi
Yarabbi yarabbi
Kalbimizi dar etme
Dilimizi lal etme
Ve yine çocukken hatırımda kalmış olan bir tekerlemeyi daha ekliyorum. Bilindiği gibi tekerlemeler yani konuşan çocukların kelime hazinelerini zenginleştirerek onların konuşmalarını kolaylaştırmak için öğretilir. Çocuklar bunlar kolayca öğrenir ve tekrarlardı.
Diğer bir tekerleme:
Sıra sıra kayalar
Vursam birini ne derler
Kanını alayım mı
Masera boğum boğum
Seve seve aldığım
Bir çift hameyli gerek
Bir ucu gökte gerek
Kanadı kemha biçer
Dibinde keklik yayarlar
Kanını bana sayarlar
Mascreye saçayım mı
Sevdiğimin saçı yoğun
Kızlar size ne gerek
Bir ucu yerde gerek
Gökte güvercin uçar
Tandır açar kor kaçar
(Bitmedi)