Şehreküstü'de Gülşan -şimdi Suyabatmaz- Mahallesi'nde Şehitler Caddesi üzerindedir. Yapılış tarihini henüz kesin olarak tesbit edemedik. Evliya Çelebi'nin saydığı camiler arasında adı geçmektedir. Sofaya açılan pencerelerinden batıdakinin üzerinde (Maşallah 1212) doğudakinin üstünde de (Bilmillahirrahmanirahim) yazıları vardır. Şehitler Caddesi2ne açılan dış kapısı üzerindeki küçük kitabede yalnız 1214 sayısını okumak mümkün oldu. Şakir Sabri ile birlikte tamamını okumak için harcadığımız emek boşa çıktı. Gerek sofadaki yazıların gerekse bunun bir onarım sırasında konulduğu anlaşılıyor.

Halk arasındaki yaygın söylentiye göre cami ahalinin yardımlarıyla yapılmış, yardım işlerine bakan adam yardım paraları ve sarfa ait hesapları veremediğinden ortadan kaybolmuştur. Bu söylentinin benzeri aynı caddenin üzerindeki (Esenbek) camiinin yapılışı hakkında da anlatılmaktadır.

Ataları içinde imamlık ve hatiplik görevinde bulunanlar olmasından ötürü Settar Bilge'nin aracılığı ile henüz sağ bulunduğu sırada babası eski müftü Arif Efendi'ye başvurdum. Settar Bilge'nin naklen getirdiği habere göre caminin kurucusu Antep’te kaymakamlık eden Tunuslu (Ferruh Ağa) adında bir zattır. Ferruh Ağa, cami haziresine gömülmüştür. ([1])

Sayın Hikmet Turhan Dağlıoğlu’nun Gaziantep Gazetesi'nin 25 Mart 1938 tarih ve 946 sayılı nüshasında yayınladığı bir inceleme yazısı Arif Bilge'nin sözlerine değer katmaktadır. Dağlıoğlu’nun yazısında şu satırlar vardır:

"Tarsus Beyi Ferruh Bey'e hükümüm oldur ki:

"962 senesinin 22 Muharreminde tasarrufunda olan haslar bedeli ile Antep sancağına tafviz ([2]) olundu. Bu hususun ilamı için dergahi mualladan Mürsel Çavuş tayin olundu. 27 Muharrem, 962 mühimme defteri (1 sahife 205)

Hüküm:

Birecik sancağı beyi Ferruh Bey mektup gönderdi. Kâbe’yi şerife gitmek niyet edüp hac hizmeti kendine inayet olunmasını rica etmeğin buyuruldu. 17 Zilhaççe, 967 Mühimme defteri, 4 Sahife 64). ([3])

Ve yine Dağlıoğlu'nun aynı yazıda belirttiğine göre Ferruh Bey 967/ 1559 yılı içinde Alaiye'de iken vefat etmiştir. (Mühimme defteri 30, sahife 15) Arif Bilge'nin rivayeti ile mühimme defterindeki kayıtların birbirini tamamladığı kanaatındayız. Ferruh, Tarsus, Birecik, Alâiye ve Gaziantep’te Sancakbeyi yani kaymakamlık etmiştir. Ve camii de bu sırada yapmıştır. Yanı 962-967 (1551-1559) yılları arasında.

Merhum Arif Bilge'nin yine oğlu Settar vasıtası ile anlattığına göre babası Hacı Arif, bunun babası Hacı Emin, bunun babası da Mulla Ali'dir ([4]) Mulla Ali bir gün rüyasında Hazreti Peygamberin imamet ettiği kalabalık bir cemaatla namaz kıldıktan sonra hazır bulunanlardan birisi diğer bir kimseyi göstererek, (Ferruh Ağa) budur, diyor. Bunun üzerine Ferruh Ağa yanına yaklaşıyor. İmamette daim ol, diye duâ ediyor. Mulla Ali’den sonra çocukları hep bu camide vazife görüyor. Settarın ağabeyisi Rasıh Bey de bu camide müezzenlik etmiştir.

Şer’i mahkeme sicillerinden (Cilt 135 sahife 5) Bu aileden Hafız adında bir zatın 1205 tarihinde Tekye Camii'nde imam olduğu anlaşılıyor.

Birçok camilerimiz gibi Ağa Camii'nde tamirler gördüğü anlaşlıyor. Bu arada belki de eski şekil ve biçiminde değişikler olmuştur. Ancak minarenin eski halini muhafaza ettiğini sanıyoruz bu minarede Selçuk mimarisinin izlerini bulmak mümkündür.

Vaktiyle avluda doğu yanda bir merdivenle inilir. Suyu bir yandan gider. Kara taştan yapılma bir havuzu vardı. Eski su dağıtımının bozulması üzerine kurudu, kapatıldı.

Camiin Ferruh Ağa veya başkası tarafından yapıldığına veya bakımı için mal şart edildiğine dair vakfiye elde edemedik. Her cami, medrese, mescit yaptıran kimse onun yaşaması için muhakkak bir takım akar ve arazi bırakmıştır. Aynı hal Ağa Cami içinde olduğu şüphesizdir. Fakat bu hususta bir belge elde edemedik. Belki bir gün Şer’i mahkeme sicillerinin sahifeleri arasında tesadüfen ortaya çıkacaktır. Böylece camiin tesisine ait bir vakfiye yok ise de sonradan bazı hayır sahipleri tarafından vakıflarca camiin kandil yakma masraflarını karşılamak üzere şartlar konmuştur.

Bunlar arasında Müftüzade HacI Osman Efendi oğlu Ahmet Efendi (Şer’i M. Sicil­leri Cilt 150 sahife 257 15 Şaban 1289)

Nerkishane Mahallesi'nden Mulla Muhammet oğlu Hasan kızı Hatice Cilt 139 Sa­hife 141 2 Cemazyelevvel 1232. Şehre küstü'de Mustafa oğlu Hacı Mehmet (Cilt 140 Sahife lo7 Rebiievvel 1234) Vakfiyelerinde Berat Bervat (Mihrabın iki yanındaki iki büyük mumlar) için Şerleğan (Susam yağı) temini şart koşmuşlardır. Birde 1 Recep 1265 günlü (Cilt 144 Sahife 270) Tarihli vakfiyeye göre Antep kasap esnafı adına Hacı Mehmet, tesis etttiği vakfa, kasapların kestikleri ve kirişçilere verdikleri bağırsaklara mukabil onlardan (Seçer Ebha) mezbaha rusumum rile aldıkları 120 kuruşu Ömeriye, Esenbek ve Ağa camileri ile Pişirici Mescidi'ne Ramazanlarda, kandillerde Şerleğan yağı almak üzere bırakmışlardır.

Yazan: C. Cahit GÜZELBEY


[1] Bu rivayet Settarın ağabeyisi Rasıh Bey tarafındın da doğrulanmıştır.

[2] Osmanlı idari fermanı teşkilât şerhinde Tafvizi Erazi’i Emiriye'nin müzayede ve taktir olunan bedeli peşin alınarak devlet tarafından satılması bir işi birine ihale ve sipariş etmektir. Böylece vali veya kaymakam tayin edilen kimse o vilâyet ve kazadan topladığı vergi ile tafviz bedeli olarak ödediği parayı çıkarırdı.

[3] Osmanlı idaresinde, devletin önemli kararlarını kayda mahsus ve gizli olarak saklanan bir defterdir.

[4] Bu nesep ve ailenin imam ve hatiplikleri şer’i mahkeme sicilleri Cilt 155 sahife 351 5 Şevval 1298 sayılı vesikada doğrulanmaktadır.