GAZİANTEP CAMİLERİ

Evliya Çelebi, Gaziantep'i ziyareti sırasında burada 840 mihrap bulunduğunu kaydeder ki, kaç Arap şehri bu mertebeye erişebilmiştir?

Gaziantep’te on ikinci yüzyılın ilk senelerinde, yani Haçlı Seferlerinin ortalarında 9 cami ve 120 mescit bulunuyordu. Osmanlı Devri'nin yükselme çağı, İslâmlığın da yükselme devri olduğundan mabet sayısı yukarıda verdiğimiz sayıya ulaşmıştır. Şehir hudutlarının genişlemesi, nüfusun artması, yeni yeni cami ve mescitlerin kurulmasını zaruri kıldığı gibi; eskiden küçük birer mescit halinde olanlar da genişletilerek cami sayısının artmasını sağlamıştır. Böylece 19. yüzyılın sonlarına doğru Gaziantep’te cami sayısı 38’e yükselmiştir.

Savaşta birçoğunun yıkılması, şehrin imarı, caddelerin genişletilmesi gibi sebeplerle bunlardan bir bölümü ortadan kalkmış, fakat yerine yenileri yapılmıştır.

Bugün Gaziantep, Türk kültürünün en kuvvetli merkezlerinden biri olduğu kadar İslâmî duyguların da canlı bulunduğu bir yerdir.

Gaziantep’te ilk yapılan İslâm mabedinin Ömeriye Camii olduğu söylenir. Belgeler söylentiyi doğrulamaktadır. Bugün üzerinde en eski kitabeyi taşıyan cami Ömeriye'dir. İkincisi ise Boyacı denilen Kadı Kemalettin Camiidir. Eyyüboğlu, Ali Nacar ve Tahtani Camii ile Bey Camii de eskilerdendir.

Bugünkü büyük camilerimizden bazılarının vaktiyle küçük birer mescit olduklarını, sonradan büyüdüklerini biliyoruz. Bunlar arasında Alaiddevle-Ali Nacar, Handaniye ve Hacı Nasır Camilerini sayabiliriz.

Genişletilsin, genişletilmesin hemen hemen bütün camilerimizi zaman zaman onarılmış; asıl kurucusundan ve yaşaması için vakıf tesis eden kimselerden başka hayır sahipleri tarafından da yararlarına gelir getiren mallar bırakılmış bazen geliri evlada şart edilen vakıflarda da camiler lehine hükümler konmuştur. Camilerimizin bir bölümünün yapılışına dair ibretli, hüzünlü, hoş hikâyeler vardır. Bu hikâyeler aynı zamanda mahallî folklorumuzun renkli birer yaprağını teşkil ederler.

Camilerimiz içinde üzerinde topladığı mistik rivayetler kadar, mimarî bakımından da en ilgi çekici olanı Şeyh Fethullah Camiidir. Bu camiin asıl enteresan yönü, Ermenilerin Gaziantep’te bulundukları sırada bu mabedimize ve kurucusuna, yanı başındaki hamama karşı olan inanç ve bağlılıklarıdır.

Bizim, ikinci Halife Hazreti Ebubekir evladından keramet sahibi bir veli diye saygı ile andığımız Şeyh Fethullah'ı Ermeniler (Sürp Aya) adını verdikleri bir aziz olarak takdis ederlerdi. Bizim gibi olanlar da hamamının suyundan şifa alırlardı.

Şeyh Camii, Hastane Çınarlı dediğimiz Bey Camii ise zorlu bir savunma cephesi olarak yalnız dini bakımdan değil, müdafaa tarihimiz yönünden de bayraklaşmışlardır.

Halen 34 camiimiz faaliyettedir. Bunlardan Saçaklı, Karşıyaka, Yeşilova, Ulucanlar, sonradan yapılmış; harpte yerle bir olan Çınarlı ve Şahveli camileri yeni baştan inşa edilmiş; hemen hemen bütün camiler teker teker elden geçirilmiş bir kısmının yıkılan minareleri yenilenmiştir. Eyyüboğlu, Tahtani, Handan Bey, Ali Nacar camileri yeniden yapılırcasına onarılmışlardı.

Son yıllarda Türktepe'nin üstünde ve Çamlı mahallesinde de birer cami inşa edilmiştir.

Minarelerimizde parlayan alemlerde ki hilâl ve Lafz-ı Celâl gibi Türklüğün ve Müslümanlığın ebediyete kadar yücelerde parlamasını Tanrı'dan niyaz ederim.

(FOTOĞRAF)

KARATARLA CAMİİ

(435 yıllığına Şer’î sicillerde karşılaşıldı.)