Kânunusani 921 iptidasından itibaren şehirde açlık hat bir şekil almıştı. Herkes mevcut zahiresinin son kırıntılarını da bitirmişti; her taraftan "açız" sesleri yükseliyordu. Açlık o kadar şiddetli idi ki, atılmış bir beygir lâşesini kadınlar beş dakikada parçalamışlar, evlerine götürmüşlerdi..
Halktan başka, cephelerde harp eden efrat ve zabitan da açtı. Askerlere erzak tedariki için mutemet adamlardan ikinci bir iaşe komisyonu teşkil edildi.Bunlar yeniden evleri aradılar; yiyecek namına ne buldularsa —bir kısmını sahibine bırakarak—artanını iaşe ambarına kaldırdılar. Bununla askerleri idare etmeğe çalıştılar. Bu da yetişmedi. 10 Kânunusani'den itibaren ekmeklik unlara zerdali çekirdeği katılmaya başlandı. İyi tatlanmayan çekirdek unundan zehirlenme vakaları görüldü. Bununla beraber bu ekmeği yine terk edemediler.
Bu çok acı ve karanlık gün birde şehir, bütün ümitlerini hariçteki kuvvetlere bağlamıştı. Kolordunun yeni bir hareketle şehre erzak sokacağını umuyorlardı. Kolorduya fedai postalarla gönderilen feryatnâmeler tevali ediyordu. Şehirden yükselen bu acı feryatlar ve buna bir çare bulamamak imkânsızlığı, Kolordu kumandanını büyük bir azap içinde bırakıyordu. Salâhattin Adil Bey, Karataş Harekâtı'nı müteakip dağılmış olan kuvvetlerini toplamak ve yeni bir taarruz yapmak için gece gündüz çırpınıyordu.
Nihayet biraz kuvvetlerini toplayan Kolordu, son bir teşebbüste daha bulunmaya karar verdi.